Türkçesi “Nesnelerin İnterneti” olan “Internet of Things”, yani IoT, şu sıralar bilişim sektörünün en moda terimlerinden biri. Aslında bu terimin neredeyse 20 yıllık bir geçmişi var. Peki, o kadar da yeni bir fikir olmayan bu kavramın hikayesi nedir? Ve neden aniden yükselişe geçmiştir? Gelin, Nesnelerin İnterneti’nin tarihçesini bir gözden geçirelim ve günümüzde neden bu denli önem arz ettiğini anlamaya çalışalım.

Nesnelerin İnterneti’nin keşfi

Yakın zamana kadar IoT hakkında muhtemelen fazla bir şey duymadınız. Ne var ki terimin tarihi 1999 yılına dayanıyor. MIT’nin Auto-ID Merkezi’nin kurucularından olan Kevin Ashton birçok kaynağa göre “Internet of Things” sözünün mucidi olarak kabul ediliyor. Bu Google Google Ngram’da da görüleceği üzere, ortaya çıkışından kısa süre sonra terimin kullanımı hızlıca yaygınlaştı.

Terimin tarihçesi önemli, çünkü IoT kavramı son birkaç yılda popüler olmuş olsa da, aslında 2000’li yılların başlarından beri uzmanlar arasında geniş bir destekçi kitlesi toplamaya başlamıştı.

Gelişen kavramlar

Ashton’un IoT fikri, cihazlar arası bağlantı kurmak için radyo frekansı tanıma teknolojisini (RFID) kullanma üzerine odaklanmıştı. Günümüzün IoT’si buna benzemekle birlikte aslında önemli bir farkı var: cihazlar arasında bilgi alış-verişini IP ağı üzerinden sağlıyor.

1999 yılında bugün kullandığımız kablosuz internet emekleme dönemindeydi ve mobil ağlar henüz tam IP tabanlı konfigürasyona geçmemişti. Bu şartlar altında tüm cihazların kendine ait IP adresine sahip olduğu bir IoT düşünmek o dönem için imkansızdı. Her cihaz için IP adresi ve doğrudan internet bağlantısı gerektirmeyen RFID bu yüzden daha ucuz ve mantıklı bir çözüm gibi görünmüştü.

IoT’yi ayağa kaldırmak

Sonuçta cihaz üreticileri RFID tabanlı IoT’ye fazla sermaye yatırmadılar. Bunun yerine Haziran 2000’de dünyanın ilk internete bağlı buzdolabı olan ve bir IP bağlantı girişi bulunan LG Internet Digital DIOS piyasaya sürüldü. Bu buzdolabı 1997’den beri geliştirilmekteydi; bu da ismen olmasa bile IoT fikrinin Ashton’dan önce de mevcut olduğunu gösteriyor.

2000’lerin devamında kavram gelişti ve gerçek dünya uygulamaları çoğaldı. 2008 yılında bağlantılı cihazların gelişimini destekleyen endüstri ortaklarının işbirliği sonucunda IPSO Alliance kuruldu. Bu da girişimci ve araştırmacıların yanı sıra büyük işletmelerin de üretimde IoT’yi uygulamaya sokma isteğinin bir göstergesiydi.

Bugünün IoT’si: Geçmişten ayrılmak ve bulutun önemi

Ancak son yıllarda IoT geniş ölçekte geçerlilik kazandı. IoT artık sadece internete bağlı birkaç üst sınıf aygıttan ibaret değil. Günümüzde televizyondan arabaya kadar her tür cihazın internete bağlanması olağan bir durum halini aldı.

Peki, tüm bunların mümkün olabilmesi için 2000’lerden bu yana ne değişti? Birkaç önemli faktör var: ağ iletişiminin kapasiteleri genişledi, IoT cihazlarından gelen veriyi daha kolay bir şekilde yönetme ve yorumlama imkanı sunan geniş kapsamlı veri analiz araçları devreye girdi ve farklı tedarikçilerin IoT yazılım ve donanımlarının etkileşimini kolaylaştıracak Allseen Alliance’ın AllJoyn’u gibi yeni standartlar yaratıldı.

Ama modern anlamda IoT’nin mümkün kılınmasında en önemli rolü oynayan belki de bulut bilişimin gelişimi oldu. Çünkü bulut, veri depolamak ve hesaplama yapmak için düşük maliyetli, her daim devrede olan bir alan sunuyor. Ucuz ve yüksek erişimli bulut altyapısı sayesinde IoT cihazlarındaki depolama ve işlem yükü kolaylıkla bulut sunuculara aktarılıyor. Buna karşılık IoT cihazları daha ucuz, daha ince ve daha albenili olabiliyor.

Bulut bilişim sayesinde akıllı termostatınızın, temel verileri hizmet sağlayan kuruluşun bulutuna yüklemek ve sizin evinizin ısısını ayarlamak için bulut üzerinden gönderdiğiniz talimatları indirmek dışında pek bir şey yapmasına gerek kalmıyor. Veriyi kendi üzerinde depolaması gerekmiyor. Kontrol paneline bile ihtiyacı yok. İnternet bağlantısı olduğu sürece cihazı sadece bulut üzerinden yönetebilirsiniz.

10 yıl önce LG IoT buzdolabını üretirken işler bu kadar kolay değildi. O zamanlar aygıtı yönetmeye yardımcı olacak, her zaman erişilebilen, ölçeklenebilir bulut teknolojisi yoktu. Bu yüzden de buzdolabının geleneksel bir bilgisayarın özelliklerini taşıması gerekiyordu.

Çözüm bekleyen konular

Her ne kadar bulut bilişim ve diğer teknolojik gelişmeler IoT tedarikçilerinin yolunu açmış olsa da, çözülmemiş hususlar hala mevcut. Bunlardan biri evrensel standartların eksikliği. AllJoyn bu anlamda tek IoT standardı. Ve fikir birliği olmadan ne yazık ki standartlar çok da işe yaramıyor.

Bir diğer eksiklik olarak, sonsuz bant genişliğinin ve network altyapısının yetersiz kalması söylenebilir. Ağ üzerine ne kadar çok cihaz yerleştirirseniz, network kablolarınızın o kadar çok trafik yükünü kaldırması ve switch’lerinizin daha çok bağlantıyı yönetmesi gerekir. Network altyapısını genişletmek elbette mümkün; servis sağlayıcılar da bunu sürekli olarak yapıyorlar. Ancak bu oldukça yavaş ve maliyetli bir süreç. Network kapasitesini geliştirmenin daha hızlı ve ucuz yöntemleri bulunmadıkça, bu faktör IoT’nin gelişim hızını limitlemeye devam edecek.

Enerji de bir problem. Geleneksel altyapılardan bağımsız olarak geniş bir alana dağılmış cihazları birbirine bağlayan IoT’nin tam potansiyelini ortaya çıkarabilmek için IoT donanımlarını kesintisiz güç kaynağından bağımsız hale getirmek gerekir. Ancak bunu yapmak için gereken teknoloji henüz yok. Çalışmalar sürüyor, ama IoT cihazlarındaki pillerin yıllarca dayanabilecek hale gelmesi ya da güneş pillerinin bir cihazı sonsuza kadar besleyebilmesi zaman alacak.

Son olarak ise güvenlik ve gizlilik konuları IoT için önemini korumaya devam ediyor. IoT cihazları kullanıcılar için yepyeni çevrimiçi gizlilik endişelerini de beraberinde getiriyor. Çünkü bu cihazlar sadece isim ve telefon numarası gibi kişisel bilgileri toplamakla kalmıyor, evinize ne zaman girdiğinizi ve öğle yemeğinde ne yediğinizi de izleyebiliyor. Sürekli ortaya çıkan güvenlik ihlallerinin sonucu olarak kullanıcılar haklı olarak paylaşımlı ya da özel buluta gereğinden fazla kişisel veri yüklemekten çekiniyorlar. IoT cihazlarının tam kapasiteye erişebilmesi için tedarikçilerinin öncelikli olarak bu güvenlik açıklarına eğilmeleri gerekir.

Kaynak: http://thevarguy.com/var-guy/iot-past-and-present-history-iot-and-where-its-headed-today?page=1